31 Ağustos 2009 Pazartesi

İki yüz(süz)lü..


Seni anlamanın savaşını verirken, düştü yolum mayın tarlasına. Takılınca ayağım aşka, düştüm yüzü koyun. Dağıldı kalbim. Koptu yerinden. Ben ve gazi ruhum... Nasıl da yalnızız, kalpsiz. Nasıl da mutsuz. Bir madalya var şimdi boynumda. Kalpsiz yazıyor büyük harflerle. Sana miras bırakıyorum. Böyle mutsuz, böyle kalpsiz, kendimi taşıyamıyorum. Sen madalyonun arka yüzünü iyi bilirsin.
Her gün bir yüzünü çevirir, her gün bir başka maske giyinirsin.

30 Ağustos 2009 Pazar


kahve koyusu gözlerimde binbir mana..
şayet bakabilirsen aşkın falına..
3 vakte kadar gelecek gibi yanına

büyükçe bir balık var bak gözüme
sonra şöyle kocaman bir at
bir kuş nasıl da uçuyor
esen deli rüzgara inat,,

bir postacı! işte tam şurada
haberler getirmiş müjde ister yanına

uykum gelmeden bak gözlerime
kapanmadan nazenin iki perde..

falda ne görüyorsun? söyle?

Sahi?


canımı yaktı hüzünler...
sensiz kaldığım vakitler aldı yelkovanı elimden.

şimdi akrep ile hemhal
şimdi akrep ile hemdem
şimdi tarifsiz bir acıyla
empoze ediliyor aşkın zehri düşüncelerime..

aç gözlerini yar
ben buradayım..
aşkın yanı başında..
hüznün başucunda..
işte tam burada..
kocaman bir sevdaya gebe..
bekliyorum..
sancılarım sağır..
çığlıklarım lal..
ne zaman sevdaya besmele çeksem
aynada hep gidişler...



gelişler için değil bekleyişler..
ben karşılıksız ve kişi-lik- siz bir aşkın esiriyim..
kimi sevdiğimi bilmeden yanıyor içim..
gözlerim kime ağladığını bilmeksizin tuzluyor yanaklarımı..
hüzün tutuyor bazı geceler..
ve boğuyor gece sancılarımı..

sahi?
bu aşifte yalnızlık mı buluyor kederi kırmızıya
bağlamıyorsa yara kabuk
durmuyorsa kan damarda
ve çıkmıyorsa aşk aklımın lügatinden
daha fazla kalmalı mı bu hayatta?

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Adsız

Ruhum nedensiz sanrılarla boğuşuyor.Ben ve tecrübesiz kalbim;öğreniyoruz birlikte : yerine ve zamanına saklamayı yürektekileri...gizli ve aşikar biriktirdiklerimizi...

Uykusuz

kaçan uykular nereye giderler ?
onları nerede buluruz?
benim kaçan uykum ile başkalarınınki aynı yerde buluşur mu?
onlarda birbirleriyle konuşur mu?
niçin kaçarlar ve dönmezler geri...
nedir kimbilir sebeb-i hikmeti...
uykularımı istiyorum geri...
söylesin biri...
kaçan uykular nereye giderler...

Suya Hasret

hüznüme selam durdum bu gece,,
ak düştü düşlerime,,
ruhumun sırtını keseledim..
ne çok kir çıktı bir görsen,
yaklaşmazsın belki de...

Dilenci

kör topal düşüyorum yollara..
adı telaffuz edilmemiş peltek masallara...
kördüğüm bir masal olmadığıma inandır beni...
miğdesi bulanmış aşklara elveda...

Aranıyor

sen biliyor musun gece nasıl örter üstümü
ve biliyor musun nasıl daha fazla kararır düşlerim
bitkinim ...küreklerim hep çekilmiş boşa
sancağımı hiçe saymış her zafer...

kim döktü bu incileri ruhuma
kim beni aşka buladı böylesine
kim koydu içime sözcüklerin dansını
bu raksedenlerde kim böyle?

sen biliyor musun nasıl yorgun ruhum
bu yüzden pervasızca sözcüklere dokunuşum
kim bu içimdeki...
içimden bu hiç çıkmayan kim..

sözmü verdim ben aşka?
davetine icabet mi gerektirdim
çağırmasın yoluna beni..
hüznümü eşelemesin...
gülüşlerime aldanıp yolumu gözlemesin...

sen biliyor musun söz verdim kendime....
ve biliyormusun her aldanış bir hediye
şimdi çekip çıkacağım bu kapıyı
üstüme yıktığın depremlerin enkaz altını dolaşacağım
afette ilk kurtarılacak olanı kaybetmişim meğer


iknci sayfa kesmez beni
manşet olsun bu haber
kalbimi...
kalbimi kaybetmişim meğer...

Aforoz

aforoz ettim kendimi aşklardan...
kovdum, kendime çarptım çıktığım kapıları hep...
uykularımı silktim penceremden...
zifiri bir kuyuda ölürcesine ağlayıp,gülermiş edası satıyorurum alanlara...
yaklaş kuytuma...
parmak uçların dokunsun parmaklarıma..
sen iyi bilirsin aşk nedir?
gel..
anlat banada...

Aşka Dair

Yaranın kapanıp kapanmadığını anlamak için kabuk kaldırılıp altına bakılmazmış..*
bütün yaralarımın altını yokladım bu gece..
şimdi sızlıyor her yanım...
bir dost sesine,yaslanacak bir omza, sarılacak kollara,avutacak sözlere uzağım..
yok kendime de yakınlığım...
uzat elini burdayım. ger göğsünü,aç gözünü ,çarp sözünü yüreğime..
oyunlara tahammülüm kalmadı benim...
aşka dair düşlerimin hepsi senin.

İçimdeki Çocuk

seversen beni hafif kalır yaşanmış aşklar ardında..
ziyan gelir öncesi dayanamazsın...
içimde bir çocuk taşıyorum ben...
ikimizi birden anlayamazsın...

Külkedisi

avut beni...
ninnilerle uyut...
içinde kötü adamların olmadığı bir masal anlat bana...
içinde gerçek aşkın olduğu bir masal...
kabağa dönüşsün onikide arabam ve elbisem dönüşsün yalanlardan gerçeklere...
denediğim ayakkabı uysun ayağıma ..
prens mutlu olsun beni bulduğuna...

25 Ağustos 2009 Salı

kazasını kıldım hayatın az önce...
borcum vardı hani, artık ödedim..
sağım aşk solum sobe
sağıma soluma selam verdim
iri harflerle bahsediyorlar umuttan, aştan...
oysa ben umudun ırağında köhne bir uykudayım..
iki ters bir düz örüyorum sevdaları...
ne vakit oldu desem,sökülüyor aşk ilmek ilmek
evde kalmış düşlerim ve ben şimdi başbaşayız..
fakirim aşka verecek sadakam yok
yoksulum sevinçlerimin zekatını sen öde!!

hicviye

''ağla/yasım'' sınırlarının hat safasında..
anlayacağın bugünde sağnak sağnak ağla/yasım var...
tuttuğum her yasın bir anlamı
her anlamın bir çıkmazı içimde...

sen orda oturduğun yerde seyircisin hayata
ben burda güç bela, savaşıyorum adeta...

acıtasyonla dolu bir hikaye gibi geliyor anlatılanlar kulağına
burnun arşa yakın,hadi az daha kaldır kafanı ...
ömrünü versen insan olmaya
birleştiremezsin birbirine iki yakanı..

içimde senin cenazen var..kutlu ola...
nedense üç kişiyi getiremedim bir araya..
beli bükük hayır duaya..

helvanı yemedi kimse,
tiksindiler..
her sözüne he diyen şaklabanların vardı..
gülüyorlardı yüzüne hani..
eğrinede doğrunada evet diyorlardı..
içimde sen öldüğünden beri
sahici sanıp oynuyorlardı...

seni alaşağı görmeyi arzulardım çok
ama yazıkki sendeki ruh bozukluğu bende yok.


erdem senin uzağında hep
ahlak sana yabancı..
sonra sonra anladımki
varlığından bu sancı...

baktım çürümüş elinin değdiği her nesne
kalbin dolmuş pas lekeli çivilerle
sarıp sarmalamışsın yara bantlarıyla
geçer sanmışsın yarım aklınla...
aslı yok bu hayatın
arama bir nüshasını boşuna...
gökten düşen 3 elma karın doyurmuyor bu masalda..
ben mi karamsarım
yoksa sen mi çok aydınlıksın ,dilemma..
ya da bu dengesiz fay hattı ikimize de fazla..
şimdi bir aşkın eşiğinde olmak vardı
bir neşterle yok etmek yalanları..
astarsızdır ya hep aşka dair olanlar..
anlatsam da bunu kim anlar?
şimdi ben hep susuyorum..
kanmak olgusundan hep uzakta...
duymazlar çığlıklarımı...
harflerim küçük nasıl olsa...

afaroz edildim aşklardan..
aşikar...
sevebilir miyim bir daha?
muamma...
beni arıyorlar fellik fellik... can pazarında umutlarımı satıyorum... avaz avaz susuyorum alsınlar diye.. karanlıkta duruyorum ki aşk vurmasın yüzüme... aklımın ipleri Yusuf'un kuyusunda... cızırtılı aşkların sesi kulaklarımda... ya gitmeliyim kendimden... ya da sönmeli bütün ışıklar... benim olmadığım her yerde huzur var...

paylaşmak güzeldir